OKUL BAŞARISINDA AİLENİN ÖNEMİ
Hedef Belirleme:
Her çocuğun, yapmak istediği şeyler hakkında hayalleri ve umutları vardır. Ailelerin bu hayalleri ve umutları küçümsemeden, yargılamadan dinlemesi, bu hayal ve umutların gerçekçi olması yönünde çocuğu desteklemesi çok önemlidir. Çocuk kendisinin belirlediği, ailesinin desteğini aldığı hedeflerine ulaşmak için, ders masasının başına istekli oturur ve şevkle ders çalışır.
Sorumluluk Bilinci:
Çoğu ailede çocuğun sorumluluğunu, anne-baba tamamıyla kendi üzerine aldığından, çocukta sorumluluk bilinci gelişememektedir. Çünkü yıllarca koruyucu ve denetleyici tutum içinde olan anne-baba çocuğunun karşısına çıkan sorunlarla onun yerine uğraşmış, iyi niyetli bu yaklaşımıyla çocuğun sorunla başbaşa kalarak gelişmesine engel olmuştur.Bu tür ailelerde çocuğun yoğun olduğu dönemlerde ödevlerin anne-baba tarafından yapıldığı bile görülür. Denetleyici aileler çocuğun ders çalışma süreçlerini kontrol altında tuttuklarından çocuklarının tek başlarına iş yapabileceklerine inanmazlar. Denetleyici anne-baba değişik bahaneler bulup sık sık çocuğun odasına girer ve ne kadar ders çalışmış diye çaktırmadan kontrol etmeye çalışırlar. Ailelerin çocuğun sınırlarını ihlali yalnız ders çalışma zamanına müdahaleyle kalmaz. Bazı anne-babalar çocukların sosyal yaşamlarına izin vermez. Bu durumda öğrenci "Nasıl olsa annem-babam benim yeterince çalışmadığımı düşünüyor, bari çalışmayayım" diye düşünmeye başlar. Kimi ailelerde de çocuğu aşırı serbest bırakma ve aşırı bağımsızlık verme eğilimi vardır. Bu ailelerde çocuk hiçbir şeyden sorumluluk duymaz. Bu tür bir aile tutumuyla büyüyen çocuk, soruşturmayı, fikir almayı öğrenemez. Gençlerde sorumluluk bilinci oluşturabilmek için; yaş dönemine ve gelişimsel düzeye uygun sorumluluklar vermek, kararları onun vermesini istemek, onu bu yolda desteklemek, sonuçları düşündürmek, değerlendirmek, eleştirmek ve onun bunu yapmasını sağlamak ,yanlışlarını görmesine, yanlışlarını kabul etmesine yardımcı olacak analiz gücünü kazandırmak gerekir.
Ondan bir şey istemiyoruz ,ders çalışsın yeter..
Anne-babalar zaman zaman çocukları için yaptıklarını dile getirerek onları baskı altına alma gayreti içine girmektedir. Çocuklarına çok emek verdiklerini, çok masraf ettiklerini, iyi bir yere gelmesini istediklerini tekrar tekrar söylemeye başlayınca bu sözler ilgi ve sevgi ifadesi olmaktan çıkar, çocuk üzerinde yoğun bir baskı oluşturur. Bu sözler sevgi ilişkisinin alışveriş ilişkisine dönüşmesine neden olur. Sadece başarının önemli olduğu ilişkide, anne-baba çocuğa "Ne kadar başarı, o kadar sevgi" mesajı vermektedir. Çocuğun özgüvenini ve kendine saygısını en çok zedeleyen, bu tür başarıya odaklı anne-baba-çocuk ilişkisidir. Başarının önemli olduğu koşullu sevgi çocuğa yarar yerine zarar verir. Söz konusu ailelerde anne-babaların genellikle "Dersler nasıl" gibi okulla ilgili konular dışında çocuklarıyla geliştirebildikleri bir iletişim alanı yoktur. Oysa çocuklarla konuşulan konular sadece "okul-ders-kurs" olmamalıdır. Bunların dışında olabildiğince özel ve duygusal konular gündem yapılmalıdır. Bunun içinde mümkün olduğu kadar ortak yaşantılar paylaşılmalıdır.
Çok zeki ama çalışmıyor..
Anne-babanın çocuğun gerçek kapasitesini görememesi ve beklentilerinin yüksek olması başarı konusunda yapılan hatalardan biridir. Bu hata, anne-babanın, "Çok zeki ama çalışmıyor" diye öfkelenerek çocuğun üzerinde daha büyük bir baskı uygulamasına neden olur. Çocuktan beklentinin onun sınırları dahilinde olması ve bu sınırlar içinde hareket edilmesi başarı için önemlidir. Anne-babalar çocukların sınırlarını tanımaya, onların yetenekleri, ilgi ve değerlerini anlamaya çalışmalıdır
Komşunun çocuğunun onun kadar imkanı yok ama daha başarılı…
Bu cümleyi duyan çocuğunuz karşınıza geçip ; "Siz beni arkadaşımla kıyasladınız. Şimdi sıra bende dese ve başlasa kıyaslama yapmaya. Arkadaşımın babasının yüzünden gülümseme eksik olmuyor. Haftada en az bir saat bütün aile bir masanın etrafında toplanıp konuşuyor ve birbirlerini dinliyorlar. Sıklıkla birbirlerine sarılıyorlar ve çocuklarını cesaretlendiriyorlar. Küçük hatalarını görmezlikten geliyorlar ve çocuklarının yaptığı hatalardan ders çıkarmasına, öğrenmesine fırsat tanıyorlar. Çocuklarının hangi yeteneklere sahip olduğunu biliyorlar ve onu yeteneklerini geliştirmesi yönünde destekliyorlar. Çocukları eve geldiğinde ilk cümleleri "nasılsın" oluyor. Nasihat etmek yerine örnek davranışlar göstererek eğitiyorlar" dese ne hissederdiniz? Bir insanı kıyaslamak kadar inciten, yaralayan ve üzen, başarı ve performansına zarar veren bir başka ebeveyn tutumu yoktur. Eleştirmeniz gerekiyorsa, cümleleri iyi seçerek ve eleştirinizi onun kişiliğine değil, yaptığı davranışa yönelterek yapınız.
Çalışmak için oturuyor ama sürekli aklı başka yerlerde…
Bir geçiş döneminde olan genç ergenlikle birlikte bir "değişim ve başkalaşım" sürecinden geçmektedir. Bu hızlı büyüme ve değişime paralel gencin ilgileri de değişmektedir. Unutkan, dalgın, dikkatini yoğunlaştıramayan, okuduğunu anlayamayan bir genç haline gelmesi bundandır. Pek çok ergen başarma isteğini uyandıracak o kıvılcımı yaşayamaz. Bu durumda en iyi yaklaşım "genci anlamaya çalışmak" , kendimizi onun yerine koyarak onu empatik dinlemektir.
O kadar söyledim ama dinlemiyor ki!
Çok konuşan aile, giderek etkisini yitirdiği için artık çocuklarda onları önemsemiyorlar. Bazen o kadar çok konuşuyoruz ki sırf bizim bu çok konuşmamızdan dolayı isteklerimiz yerine getirilmiyor. Halbuki bazen susmak, bazen beden dilini kullanıp sözel hiçbir ifade kullanmamak bazen de tam bir cümle bile kurmadan kısacık bir sözlü mesaj göndermek. İşte yapılması gereken bunlar.
Anne-babalar çocuklarının ders başarısında ne kadar etkili olabilirler?
Öğretmen, ne kadar aktif olursa olsun,aileler eğitim konusunu öncelikli olarak ele almıyor ve bu konuda bir çaba içinde bulunmuyor ise arzulanan başarı gerçekleşmeyecektir. Kimi anne babalar eğitime son derece önem verdiklerini belirtip çocuklarını en iyi okullara yollamakta, ve her türlü fedakârlığa hazır olduklarını ifade etmektedirler. Ancak aynı kişiler arasında evde tek bir satır kitap okumayıp, kendileri televizyon izlerken çocukları çalışma odasına hapsetmekte sakınca görmeyen kimselerin varlığı az değil. Çocukların ders başarısını artırmak için anne babaların maddi fedakarlığının haricinde yapması gereken fedakarlıklar ve vazifeler vardır. Bunların en önemlisi öğrenen anne baba olmaktır. Unutulmamalıdır ki eğitim ancak eğitimle verilebilir. Anne babaların çocuklarının ders başarısını artırmak için yapması gerekenler:
· Çocukların okul başarıları üzerinde okulun fiziki ve psikolojik ortamı kadar, ailelerin evde sağladıkları ortam ve koşullarında önemi vardır. Ailenin en azından çocuğu öğrenmeye güdülemesi, okulda öğrendiklerini tekrar etmesi ve pekiştirmesi için ona yardımcı olması, yol göstermesi çocuğun başarılı olmasına yardımcı olacaktır. Bunun için ailenin okulla işbirliğine giderek öğrencinin okulda hangi konuları öğrendiği, neleri öğrenmesi gerektiği, öğrenim sürecinde kullanması gereken araç gereçlerin neler olduğu, çocuğa hangi konularda nasıl yardımcı olabileceğini öğrenmesi gerekir.
· Kalabalık aile , kötü ev koşulları ,anne babanın ilgili olmayışının sonucunda çocuğun iletişim becerisi olumsuz etkilenir.Çocuklar çekingen , güvensiz ve saldırgan olabilirler.
Çok kardeş olmanın getirdiği olumsuzluklar vardır.Bir çok çocuk okula giderken bakımları , korunmaları ve ihtiyaçlarının giderilmesi zor olur ve sıkıntı içindeki anneler tedirgin olurlar.Çocuklar hata yaptıklarında korkutarak ya da dayak atarak sorunu çözdüklerini sanırlar Halbuki şiddet sorunların daha da büyümesine neden olur.
· Kendi sorunlarıyla dolu anne babalar çocukların gelişim özellikleri ve yetenekleriyle çok az ilgilenir çocuklarıyla seyrek görüşür derin sohbetler yapamazlar.Babalar sorumlulukların çoğunu eşlerine bırakır.Çocuklarına karşı otoriter, ceza verici kimliğini elden bırakmak istemezler. Halbuki otoriter olabilecekleri gibi anlayışlı sevecen ilgilide olabileceklerini unutmamalıdırlar.
· Ailede boşanma, ölüm, bozuk aile düzeni,anne baba arasındaki kavgalar, kavga sırasında çocukları kendi yanına çekmek istemesi gibi nedenlerle çocuğun psikolojik yapısı zedelenir.Anne babanın çocuğun yanında geçim sorunlarını fazlaca dile getirmesi , akrabaları suçlamaları da çocukta psikolojik sorunlar yaratmaktadır
· Anne babalar çocuklarının yaşının psikolojik özelliklerini iyi bilmeli, ona uygun davranmalı
· Ders çalışma alışkanlığı kazandırıncaya kadar çocuğun ders çalışmasına engel olan maddi manevi (imkanlar dahilinde ) her problem halledilmeli, çocuğa mazeret bırakılmamalı
· Baba ders konusunu annenin üzerine yıkmamalı, (veya tam tersi) kendi yapması gereken vazifeleri aksatmadan yapmalı.
· Okul düzenli bir şekilde ziyaret edilmeli, öğretmenlerle görüşülmeli. Öğretmenin önerileri dikkate alınmalı.Okul etkinliklerine katılmalı, çocuğun katılması teşvik edilmeli.Çocuğun yanında asla öğretmenini tenkit edici mahiyette konuşulmamalı.
· Özellikle okuldaki arkadaşları tanınmaya çalışılmalı, uygun olmayan arkadaşlıklar konusunda tedbir alınmalı (öğretmenle konuşma, çocuğunuzla konuşma.vs).
· Çocuklar için alınan eşyaların(bilgisayar, cep telefonu, v.s) kullanımı kontrollü olmalı
|